Hipnoz, belki de en yanlış anlaşılan ve tartışmalı psikolojik tedavi yöntemlerinden biridir. Hipnozla ilgilenen kişiler ya da hipnoz eğitimi almış kişiler gerçekleri bilse de hipnoterapiyi çevreleyen mitler ve yanlış kavramlar çoğunlukla insanların sahne hipnozu hakkındaki fikirlerinden kaynaklanır. Gerçek şu ki, sahne hipnozu esasen teatral bir performanstır ve klinik hipnoz ile ortak yanları, çoğu Hollywood filminin gerçek hayat ile ortak yanları ne kadar ise o kadardır.
Ancak, gerçek şu ki, hipnoz klinik pratikte geçerli kullanımları olan reel bir psikolojik fenomendir. Basitçe söylemek gerekirse, hipnoz, genellikle rahatlama ve yeterince telkin alma ile ilişkili, yüksek oranda odaklanmış dikkat veya konsantrasyon halidir. Hipnoz altındayken (diğer bir deyişle, hipnotik bir trans halindeyken), çoğu insan, olumlu ve yararlı telkinlere günlük hayatta olduğundan daha açık görünmektedir.
Kişi hipnoterapi seansında hipnoz altına alınmışken, kişiye verilen olumlu telkinlere “post hipnotik telkin” denir. Çüknü kişi transdan çıktıktan sonra ve artık hipnozda değilken de bu telkinlerin etkili olması amaçlanmıştır. Hipnoz altındaki kişilere verilen telkinler, hipnoterapi için geçerli tüm prosedürün çalıştığı mekanizmanın önemli bir parçası gibi görünmektedir.
Birçok kişi hipnoz altındayken verilen açık ve doğrudan bir telkini kabul etmeyecek veya bu telkine pozitif bir tepki vermeyecek olsa da, muhtemelen bu telkinler zihne, çoğunlukla önemli davranışsal veya psikolojik değişiklikler olarak filizlenip kök saldıkları yer olan bilincin, ‘arka kapısından’ girmektedirler.
Popüler inanışın aksine, hipnoz altındaki insanlar kontrollerini hiçbir şekilde kaybetmezler ve kontrol her zaman kendilerindedir. Üstelik asla ve asla normal şartlarda son derece sakıncalı olabileceğini düşündükleri şeyler yapmazlar. Hipnoz ile ilgili en büyük korku ve yanılgı bu konuda ortaya çıkmaktadır. Hipnoz altındayken; saklanan sırlar açığa çıkartılamaz, kişi istenilen şekilde kullanılamaz, yapmak istemediği şeyler kişiye yaptırılamaz. Hipnoz eğitimi sırasında en detaylandırılan konulardan biri de budur. Bu konuda daha detaylı olan yazıma göz atmak isterseniz bu linkten ulaşabilirsiniz.(https://bugraabayhan.com/hipnoz-hakkinda-yanlis-bilinenler-hipnoz-nasil-yapilir-serisi-2/)
Ayrıca, herkesin hipnoza duyarlı olmadığı da bir gerçektir. Bazı insanlar, diğer insani özelliklerde olduğu gibi, her bir birey arasında büyük ölçüde farklılık gösteren ve “hipnoza yatkınlık” adı verilen, hipnoz için oldukça önemli olduğunu söyleyebileceğimiz bir özelliğe sahiptir. Başarılı bir şekilde hipnotize edilmek için kişi hipnoz sürecini gönüllü olarak kabul etmeli ve en azından orta derecede hipnoza yatkınlığa sahip olmalıdır. Bu şartlar oluşmaz ise hipnoz uygulanması mümkün olmayacaktır.
Yanı sıra yüksek düzeyde hipnoza yatkın bir kişi bile hipnoterapiden beklenilen düzeyde fayda sağlayamayabilir ve tek bir seans çoğunlukla kalıcı sonuçlar vermez. Çoğu zaman kişi, kendine hangi yapıcı telkinler verilecek ise o telkinleri pekiştirmek için bir dizi hipnotik prosedürden geçmek ve bunun için seanslara devam etmek durumunda kalacaktır.
Hipnozun en sık görülen, en çok kullanıldığı klinik uygulamalar arasında: kötü alışkanlıkları bırakmak, uykusuzluğun üstesinden gelmek, unutulmuş anıları hatırlamak ve ağrıyı idare etmek için bir anestezi olarak kullanmak yer almaktadır.
Hipnozun faydalarını kendi kendinize, oto-hipnoz yaparak kolayca test edebilirsiniz. Ve işin güzel tarafı bunu yapabilmek için oto hipnoz eğitimi almaya da gerek yoktur. Basit bir şekilde, sadece sessiz bir ortamda oturun ya da uzanın ve rahatlayın. Sonra, gözlerinizi kapatın ve birkaç derin nefes alın, yavaşça, içeri ve dışarı doğru. Bu, birçok insanı hafif bir transa alır ve konforlu bir rahatlama haline getirir. Bu aşamada, kendinize bazı iyimser şeyler söyleyin (örneğin, “tatlıyı kolayca atlayabilirim”) ve bazı güzel olayları resmedin (örneğin, başarılı olduğunuzu görselleştirin.) Beş dakikalık bir seans bile bazı insanlara çok yardımcı olabilir.
Unutmayın: Olumlu düşün, olumlu davran, olumlu hisset, iyi ol!
Bu yazı sadece bilgilendirme amaçlıdır. Nitelikli bir klinisyen tarafından profesyonel yardım veya kişisel akıl sağlığı tedavisinin yerini almaya yönelik değildir.